Şiddet Dersi 

    Oyun. 2 Perde

 

 

Yazan:   Valentin Krasnogorov

 

 

Çeviren: Eray Eserol        

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Karakterler

 

Darter -  Psikoloji Profesörü

Alice -    Profesörün asistanı

Michael -  Öğrenci

Megan -  Öğrenci                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                              Günümüz üniversitelerinden biri. Oyun; uluslararası alanda yankı uyandırmış bir deneyden ilham almıştır.

                                                 1. Perde

Profesör Darter’ın laboratuvarı. Masa, sandalyeler, kolçaklı sandalyeler, psikoloji testleri için materyaller; tabletler, çizimler v.s. Diğer eşyaların arasında, ekranı seyirciye dönük bir bilgisayar, bu bilgisayarın yakınında diğer sandalyelerden biraz farklı bir koltuk. Koltuğa bağlanmış elektrik kabloları.

 

Megan ve Michael girerler. Bu üniversitede öğrencidirler. Laboratuvarın içindekiler onlara ilginç gelmez, her hallerinden buraya girip çıkan kişiler oldukları bellidir.

 

 

 

 

 

                                                                                                         

Megan - Profesör Darter nerede?

Michael - Buralarda olmalı. Laboratuvar kilitli değildi.

Megan - Kaçta demişti?

Michael - İki.

Megan - On beş dakika sonra gelir o zaman.

Michael -  Gecikmezse.

Megan - Profesör hiç gecikmez.

 

             (Bir an sessizlik. Megan kabloların bağlı olduğu koltuğu inceler.)

 

              Daha önce burada bu koltuk yoktu.

Michael - Ben de görmedim. Dişçi koltuğuna benziyor.

Megan - Elektrikli sandalyeye benziyor.

Michael - Aslında ikisine de benziyor. Dolanıp durma artık, otur.

 

              (Megan iskemlelerden birine oturur.)

 

               Orası olmaz, burası daha iyi, rahat edersin.

 

             Megan’ı büyük bir özenle daha yumuşak bir yere oturtur, kendisi de onun yanına geçer.

 

 

Megan - Profesör Darter bu kez nasıl bir deneyle ortaya çıkacak merak ediyorum    doğrusu.

 Michael - (Yanına sokularak.) Son zamanlarda seni psikolojiyle çok ilgili     görüyorum.

Megan - (Zor farkedilen bir meydan okuma ile) Tabi. Kendi dalımı seviyorum. Ne var yani?

Michael - Yok bir şey, harika.

Megan - Psikoloji okumak; senin için bir eğlence, ama ben hayatımı psikolojiden kazanmak istiyorum. Elimde kendi yeteneklerimden başka kaynak yok benim.

Michael - Yine başladık. Beni kınadığın şeye bak. Babamın bin tarakta bezi olması benim suçum mu? (Gülümseyerek) Günah mı yani bu!

Megan - (O da gülümseyerek cevap verir) Hayır Michael, senin en büyük kusurun babanın zengin olması değil.

             (Sessizlik)

Michael - Konu açılmışken, benim geleceğim hakkında karar verildi artık. Mezun olduktan sonra, yine doğru okula gideceğim.

Megan - Ne okuyacaksın?

Michael - İşletme.

Megan - (Etkilenmemiştir) Tebrikler.

Michael - Babam öyle istiyor. Beni şirketin başına geçmek üzere hazırlıyor.

Megan - Bu çok uzun zaman önce belliydi zaten. Ya psikoloji ? Bırakacak mısın yani?

Michael - Başka ne yapabilirim ki … (Gülümseyerek. Her sorunla rahat baş edebileceği iyi bir gününde olduğu bellidir.) En iyisi de bu zaten. Bir ailede iki psikolog - fazla.

Megan - İkincisi kimmiş?

Michael - Bil bakalım?

Megan - (Başını başka tarafa çevirerek) Bilmiyorum.

Michael - Bence sen her şeyi tam olarak anladın da ben yine de anlatayım. Aslında bunu çok daha önceden yapmam gerekirdi.

                    (Sessizlik)

              Biz seninle bir buçuk yıldır arkadaşlık ediyoruz …

Megan - Sağol ya, ilişkimizi böyle derinlemesine anlatıvermen ne hoş oldu.

Michael - Biliyorum bu durum fazla uzadı. Sen de durumun ne olduğunu bilmek istiyorsun - yani durum - biraz belirsiz gibi - yani sanki - bir geleceği yok gibi … Yani … Bizimkileri biliyorsun, benim evlenmeme şiddetle karşı çıkıyorlardı. Yani onlar, evlenmem için çok erken - diyorlardı.

Megan - Belki de beni sana yakıştıramamışlardır.

Michael - Belki. Ama belki de artık hiç önemi yoktur. Burada olan biten her şey hakkında onlara yazdım. Dün de onlar bana cevap yazdılar. Neyse yani uzatmayayım, onların derdi meğer benim seninle …

              (Megan ses çıkarmadan dinlemeye devam eder.)

              Anlıyor musun?

Megan - Evet.

Michael -  Gerçek şu ki, bizim ihtiyardan ümidi kesmiştim, ama şimdi ona inanıyorum. Sözünü ettiği şey, bize bir apartman dairesi almak değil; şehrin dışında bahçeli bir ev almaya hazır. Onların da bu işe ikna olmasına o kadar mutluyum ki anlatamam.

Megan - Peki onlar bu işe karşı olsalardı, benden ayrılacak mıydın?

Michael - (Mutluluk içinde gülümseyerek) Bunun artık hiç bir önemi yok ki. Önemli olan artık birlikte çok mutlu bir hayat yaşayacak olmamız. Bir evimiz olacak, bir bahçemiz, bir sürü çocuğumuz. Ben çocukları çok severim.

Megan - Biliyorum.

Michael - Çiçekleri de.

Megan - Biliyorum.

Michael - Ve seni de.

 

            ( Sessiz bir an. Michael Megan’a doğru gider ve ona sarılır.)

 

             Neden buna da biliyorum demiyorsun?

Megan - (Gülümsemesini tutamaz) Biliyorum.

Michael - Yani sen de varsın ha?

Megan - Bilmiyorum.

Michael - Bilmiyorum derken? Sen yine de bir düşün, haklısın tabi. Sana layık değilim. Bu işi de uzattığımın farkındayım. Ama artık hepsi geçmişte kaldı değil mi? Beni hiç mi sevmiyorsun?

Megan - Bilmiyorum.

Michael - Bak lütfen o küçük bahçemden öte hayallerimin olmadığını sanma. Büyük planlarım var. İradem tamdır, her zaman hedeflerime ulaşırım. (Gülümser) Yani, sıra dışı bir adamın karısı olma şansını kaçırma derim.

Megan - Ya da en azından iddialı birinin.

               (Sessizlik)     

Michael - Ee, ne diyorsun?

Megan - Bilmiyorum.

Michael - (Endişelenerek) Yani biraz düşünüyorsun anlamında mı?

Megan -  Bilmiyorum.

Michael - Sen de hep aynı telden mi çalıp duracaksın? Bilmiyorum, bilmiyorum!

Megan -  Biraz düşünsem olur mu?

Michael - Elbette!

Megan -  Bak kızmak, delirmek yok ama tamam mı?

Michael -  Bu konuda uzun zamandır sessiz kaldığım için sen de bana kızmayacaksın o zaman … Bir de düşünürken genel olarak daha nazik ve sabırlı olmaya çalışacaksın.

Megan -  Ben neysem oyum. Eğer bu halimi beğenmiyorsan …

Michael -  (Sözünü keserek) Bak yine yaptın, bir iğneleme, arkasından saldırı.

Megan -  Haklısın. Saldırgan birine dönüştüm. (Onu yanağından öperek) Tamam, artık bunu konuşmayalım.

             (Sessiz bir ‘an’)

               Darter Hala yok ortada.

Michael -  (Saatine göz atarak)  İkiye beş var.

Megan -  Deneyde başka kimler var biliyor musun?  

Michael -  Başka birinin daha olacağını sanmıyorum.

Megan -   Yani, Darter, koca sınıftan, seni ve beni seçti ha? Neden acaba?

Michael -  (Omuz silkerek) Nereden bileyim?

Megan -  Sana ne dedi - “Megan’la birlikte saat ikide burada olun” mu dedi?

Michael -  (Kaçamak) Tam olarak hatırlamıyorum … Takılma buna o kadar. Sıradan bir laboratuvar projesi işte.

Megan -  Hocanın yaptığı deneyler her zaman olağanüstü olur. Bu sefer neyin peşinde acaba?

Michael -  (Esneyerek) Az sonra öğreneceğiz. Ama olağanüstü olur mu bak ondan şüpheliyim. Psikoloji aslında tamamen akademik bir çalışma alanı.

Megan -  Ama Darter’ın yaptığı her yayın, toplumda bir fırtınanın tetikçisi oluyor. Basında da büyük fırtınalar koparıyor. Adamı takip edenler, kaçırmaya çalışanlar, taciz edenler …

Michael -  Onu her seferinde daha da ünlü yapıyorlar.

Megan -   Ama Darter’ın peşinde olduğu bu değil.

Michael -  İşini iyi yapıyor, buna bişey demiyorum. Açık bir zihin, kusursuz bir akıl yürütme. İnsandan çok bir bilgisayara benziyor.

Megan - Nesini sevmiyorsun sen?

Michael -  (Omuz silkerek) Nasıl oluyorsa, insanlar onun için birdenbire deney faresine dönüşüveriyorlar. Eğer araştırması için gerekli ise bütün soğuk kanlılığıyla derilerini de yüzüveriyor.

Megan -  Saçma.

Michael -  Ve biraz da sıkıcı.

Megan -  Bu doğru değil işte. Profesör Darter her zaman heyecan vericidir, her zaman yeni fikirlerle doludur …

Michael -  (Onun taklidini yaparak) Ve genç de sayılır, şıktır, ünlüdür, ve bekardır.

Megan -  Sen onu kıskanıyor musun?

Michael -  (Gülerek) Hayır. Kız öğrencisinin profesörüne olan bu bağlılığıyla, bir kadının erkeğe duyduğu aşk arasındaki bu farka, saygı bile duyuyorum. Ama gerçeği söylemek gerekirse, kıskanıyorum, yani birazcık. 

Megan -  Hiç gerek yok, kıskanma.

Michael -  Ama ne yapabilirim ki …

Megan -  Endişeleneceğin bir şey yok.

Michael -  Biliyorum yok. Çünkü, zaten bir sevgilisi var. 

Megan -  Gerçekten mi?

Michael -  Bilmiyor muydun?

Megan -  Bu konuyla ilgilenmiyordum. (Kısa bir sessizlikten sonra) Kız güzel mi  bari?

Michael -  Profesörün zevkinden şüphen yoktur sanırım.

             Megan buna cevap vermez.

            Yolculuklara beraber çıkıyorlar … Onu yurt dışına bile götürdü.

Megan -  Genç mi ?

Michael -  Çıtır piliç değil, ama yaşlı teyze de değil. Yani tam birbirlerine göreler. Kızda da öyle bir hava var ki … sorma yani. Nasıl, ilgini çekiyor mu hala?

Megan -  Hayır. Ben, ilgimi çekeceğini sandığın bu dedikoduyla nasıl  eğlenebildiğini seyrediyorum sadece.

Michael -  Dedikodu değil ki bu. Kız, hocanın asistanlarından biri. Adını listede gördüm. Ben de kızı görmeye gittim.Çok ilginç. Öyle bir havası var ki…

Megan -  … ki o hava da bende yok! 

Michael - (Gülerek) Sen bambaşka bir öyküsün. (Megan’a sarılmaya çalışır, ama Megan, Michael’ı atlatır) Ne oldu tatlım? Kıskandın mı?

Megan -  Evet, seni kıskandım, o kırmızı kafalıyı da.

Michael -  (Gülerek) Ama kız kırmızı kafa değil ! Bunu nereden çıkardın ki?

Megan -  (İnatla) Öyle işte.

Michael -  Neden?

Megan -  Kırmızı kafaları sevmiyorum da ondan.

Michael -  ( Kahkahası patlar) Ama bu hiç mantıklı değil. Çirkin oldu biraz. Tamam hadi, gel öpeyim seni!

 

              Megan’a sarılmaya çalışır. O sırada Darter ve Alice girerler. İkisi de ciddileşir. Darter olanları fark eder, durur.

 

Darter -  İyi günler.

Megan -  İyi günler.

Michael - Merhaba Profesör Darter.

Darter - (Yanındaki kişiyi tanıtır) Bayan Alice Lyons, asistanım.

Alice -  (Arkadaşça gülümseyerek elini Michael’e uzatır) Biz dün karşılaştık zaten.

Michael -  (Onun elini sıkarak) Ama tanıştırılmamıştık. Ben Michael.

Darter -  Megan pardon ama sen neden buradasın? Bana bir şey mi soracaktın?

Megan -  (Şaşkın) Ben mi? … Ben … Siz benim gelmemi istememiş miydiniz?

Darter -  Senin mi? Neden ki?

Megan -  Deneyinize yardım etmek için.

Darter -  Michael neler oluyor? Neden Megan’ı getirdin. Ashley Sander’i getirmeni istemedim mi ben senden?

Michael -  (Mahçup olmuştur) Evet onu istediniz. Ama sizin için fark etmez diye düşünmüştüm, ha bir öğrenci ha diğeri, ne fark eder ki? Ben de karar verdim …

Darter -  Senin karar filan vermen gerekmiyor. Megan, gerçekten bu durum için çok üzgünüm, bu gün için senin yardımına ihtiyacımız olmayacak. Gidebilirsin.

               (Alice bu konuşmaları büyük bir ilgiyle dinlemektedir. Megan ona sinirle bakar.)

Michael -  Tamam da Megan’ın nesi varmış? İyi de bir öğrenci.Her anlamda Ashley’den geri kalan hiç bir yönü yok.

Darter -  Teşekkür ederim Michael, Megan’ın ne kadar başarılı bir öğrenci olduğunun farkındayım. Ama bu deney özelinde onun katılımı kabul edilemez .

Michael -  Neden?

Darter -  Bunu anlatacak kadar zamanım yok.

Megan -  Rica ediyorum, lütfen, beni göndermeyin.Çok merak ediyorum.

Darter - (Nazik ama net söyler.) Seni bir yere gönderen yok. Ama ben bu gün Ashley Sanders’ı davet ettim, benim planlarımda sen yoktun. Hadi görüşürüz, üzgünüm. (Arkasını Megan’a dönerek) Alice sen de çalışma için hazır ol.

              

               Alice gider, yağmurluğunu çıkartır ve saçlarını düzeltir. Megan dudağını kemirmektedir. Aşağılanmış ve küçük düşmüştür.

 

Michael -  Bayan Lyons deneye katılacak mı?

Darter -  Evet.

Megan -  O zaman neden bazıları katılabiliyor da ben dışarıda kalıyorum?

Michael -  Evet yani, nişanlımın ne eksiği var?

Darter -   Nişanlın mı?(Bakışlarını Megan’a kaydırır) Özür dilerim, bilmiyordum.   Siz ne zaman nişanlandınız?

 

               Megan sessiz kalır.

 

Michael - Bu gün.

Darter -  Tebrikler.

Michael -  Teşekkürler.

Darter -  Hadi başlayalım. (Önlüğünü giyer, bir defter alır)

Megan - Ben ne olacağım?

Darter -  Başka bir zaman uğra, şimdi meşgulüm.

 

              Megan kapıya doğru gider. Kimsenin yüzüne bakamamaktadır.

 

              Bir saniye, aklıma bir şey geldi, bekle.

 

              Megan durur.

 

              Haklısın, ne fark eder ki? Kalabilirsin, eğer hala istiyorsan. (Yumuşak tonda) Kızma Megan. Güven bana. Senin deneye katılmamanı istemekte çok haklı sebeplerim var. Ama şu durumda … Evleniyorsunuz demek?

Michael - (Megan’ın yerine cevap verir.)  Evet.

Darter -  (Gülümseyerek) Eğer istersen, senin için bir uygunluk testi yapabiliriz, biraz ısınma da yapmış oluruz. (Çabukça) Hadi ayakta, yüz yüze durun.

 

              (Öğrenciler denileni yaparlar)

 

              Azıcık birbirinizden uzaklaşın. Şimdi sizden, dar, ama gerçekten çok dar bir köprüde yürüdüğünüzü hayal etmenizi istiyorum. Ancak bir insanın zar zor ilerleyebileceği bir köprü. Aşağıda da çok derin bir uçurum var. Yani atlayamazsınız ve aynı zamanda da düşmemeniz gerekiyor. Başla!

             

Megan ve Michael birbirlerine doğru yürümeye başlarlar, karşı karşıya gelirler ve dururlar.

Şimdi, İkiniz de öbür tarafa geçmek zorundasınız. Ne yapacaksınız?

                                     

 Uzun bir sessizlik

 

Michael -   Sizin fikriniz?

Darter -  Sen düşün. Bir çok seçeceğiniz var.

Michael - Mesela?

Darter -  İsterseniz güç kullanabilirsiniz, kavga edersiniz, sevgi gösterirsiniz, hile yaparsınız. İsterseniz inatlaşırsınız, teslim olur bırakırsınız - adını siz koyun.

 

Sessizlik. Megan ve Michael birbirlerine bakarlar.

 

Michael -  Ama gerçekten soruyorum, sizin öneriniz nedir?

Darter -  (Omuz silkerek) Bayanlar önden. Yol ver.

 

Michael Megan’a elini uzatır, hayali köprünün başına kadar götürür.

 

Megan -  Hocam, siz de böyle mi yapardınız?

Darter -  (Gülümseyerek) Hayır. Eğer nişanlın ben olsaydım, seni kollarıma alır ve; “Megan, tatlım, neşe kaynağım, sevgilim, seni nereye götürmemi istersin, köprünün hangi tarafına, benim tarafıma mı senin tarafına mı? (Umursamadan) Ya da bunun gibi bir şey.

Megan -  O zaman ben de derdim ki; “Ne fark eder ki aşkım. Köprünün iki tarafı da bizim nasılsa!”

Michael -  Peki hangi tarafa götürürdünüz?

Darter -  Söylemem. O zaman bu Megan ve benim için bir test olurdu. İkiniz için değil.

Michael -  O zaman bu test bize neyi gösterdi?

Darter -  Bu sırdır. Neyse, bu tam da bir test değildi zaten. Bir tür deneme gibi bir şeydi. Sizin özel hayatınıza girmeye hakkım yok.

Megan -  Bu günkü deney de bu konuda mıydı?

Darter -  Hayır, değil tabi ki. (Ciddileşerek) Bayan Lyons Hazır mısınız?

Alice -  Neredeyse. (Darter’a) Bir dakika bir şey konuşabilir miyiz?

Alice ve Darter odadan çıkarlar.

 

Megan -  Gerçekten anlamıyorum, Michael, Eğer hoca Ashley Sanders’i çağırdıysa sen buraya neden beni getirdin?

Michael -  (Suçlu) Aldırmaz diye düşünmüştüm. Neden bu kadar sert davrandı anlamıyorum. Ben kendi adıma seninle beraber bir şeyler yapmaktan çok hoşlanıyorum.

Megan -  (Sinirli) Sağol.

Michael -  Seninle konuşmak da istiyordum zaten.

Megan -  Bu arada, herkesin ortasında bana nişanlım demenin hiç gereği yoktu. Ben daha kararımı vermedim.

Michael -  Özür dilerim, ağzımdan kaçtı.

Megan -  Kaçmadı. Seni bilirim. Ha, hazır senden bahsetmişken, şu köprü deneyi bana neyi gösterdi biliyor musun?  Başkası ne derse, sen onu yapıyorsun. Aslında ne yapacağını söylemesi için - babanı aramalıydın.

Michael -  (Hassas noktayı kaşır) Bayan Lyons’u nasıl buldun?

Megan -  (Samimiyetsiz) Güzel kız.

Michael -  (İnanarak) Çok.

Megan -  Onu daha önce gördüm gibi.

Michael -  Sanmam. Darter onu buraya yeni getirdi daha. İkisi pek bir sıkı fıkılar.

Alice ve Darter dönerler.

 

Darter -   Bu gecikme için özür dilerim. Hadi başlayalım. Herkes otursun lütfen.

Darter hariç herkes oturur.

 

Yüzyıllardır, belki de bin yıldır da diyebiliriz, insanlar bedensel cezalandırmanın eğitim ve öğretimde yararlı olup olmadığını tartışırlar. Hatta bu gün bile, doğru şekilde kırbaçlanan bir çocuğun zarar görmeyeceğine dair düşünceleri olanlar vardır. Ya da bir yetişkinin. İşin garibi bu konuda psikologlar ve eğitimciler hala bir karar verebilmiş değiller. Bazıları der ki ceza öğrenim sürecini destekler, bazıları da engellediğini söyler.

Michael - Sizin düşünceniz?

Darter -  Ben hiçbir şeye inanmıyorum. Ama sorunu çözecek cevabın tamamen bilime dayanan bir yoldan geçtiğini düşünüyorum. Biz de bu deneyi işte tam bu yüzden yapıyoruz.

Megan -  Deney ne hakkında yani?

Darter -  Siz, Megan ve sen Michael, siz bu gün “öğretmen” rolünü oynayacaksınız. Sizin amacınız, “öğrencinin” dersini, elinden gelen en hızlı ve en doğru şekilde öğrenmesini sağlamak. Örneğin, Shakespeare’den 20 satırlık bir alıntı. Bayan Lyons bir özveri göstererek bu çalışmada “öğrenci” rolünü kabul etti. Bu rol de kabul etmeliyiz ki pek sevimsiz bir iş. Alice başlayalım hadi.

Alice kabloların bağlı olduğu iskemleye oturur.

Şimdi; Burada önemli bir nokta var. Öğrencinin yaptığı her hata için, öğretmen onu gittikçe artan bir elektrik şoku vererek cezalandırmak zorunda. Dikkatinizi çekerim, burayı tekrar ediyorum, “zorunda”.

Michael -  (Başını sallayarak) Oldukça zalim bir ders.

Darter -  Başka ne yapalım? Gerçeği aradığımız yol her zaman eğlenceli olmuyor.

Megan -  Böyle bir eğitim metodunda, çıktıları her ne olursa olsun öğrencinin ruhunda bir travma yaratacağını bilmiyor olamazsınız.

Darter -  Bu deney özelinde düşündüğümde öğrencinin ruh durumu benim bakış açımın dışında kalıyor. Benim amacım, ceza kaynaklı korkunun öğrenme sürecini destekleyip desteklemediğini ortaya koymak. Cezanın şiddetinin öğrenci ruhundaki yansımaları tamamen  başka bir araştırma konusu.

Michael -  Söyler misiniz, şu elektrik şokları … gerçekten acıtıyor mu?

Darter -  Tabi ki. Özellikle yüksek voltajdakiler. Diğer türlü olsa bu ceza olmazdı ki! İşte, burada, bakın.

 

İki öğrencisini de koltuğun öbür tarafına alır, uzaktan kumandada bir düğmeye basar. Bilgisayar ekranında “20” yazar.

 

Düğmeye her basışta, voltaj otomatik olarak artacak. Bakın.

 

Düğmeye arka arkaya basmaya başlar. Bilgisayar ekranında da 40, 60, 80 … sayıları belirir.

Seksen ya da yüz volta kadar kişiye göre daha tolere edilebilir şoklardır, fakat arkasından gelenler ciddi derecede can acıtıcı olacaktır.

Michael -  Bunu ne kadar da soğukkanlılıkla anlatıyorsunuz … ben kötü hissettim.

Darter -  Ben sadece durumu en açık şekilde ortaya koymaya çalışıyorum.

Megan -  Voltajın bir üst sınırı var mı?

Darter -  Evet. Üç yüz volt.

Michael -  Ölüm tehlikesi var yani?

Darter -  Üç yüz volt. Bu ciddi tehlike sınırının çok üstünde. Şansımız yerinde, şimdiye kadar her şey yolunda gitti, bu arada, Bayan Lyons’un doktor kontrollerinin de sonuçlarının olumlu olduğunu biliyoruz. (Alice’e) Konu açılmışken, en son ne zaman doktora göründün?

Alice -  (Tedirgin) Doktora mı? Çok yakında.

Darter -  Kalbin konusunda bir şey dedi mi?

Alice -  (Hala tedirgin) İyiymiş. Sorun yok.

Darter -  Doktordan bununla ilgili bir rapor getirdin mi?   

Alice -  Hayır … Rapor isteyeceğinizi bilmiyordum ki.

Darter -  (Kaşlarını çatarak) Teknik olarak bu kurallara aykırı … Tamam o zaman, bu seferlik her şeyin iyi gideceğini umalım.

Michael -  (Mutlu) Merak etmeyin Bayan Lyons. Kendi adıma, size bir sorun yaratmayacağım garantisini verebilirim.

Darter -  Hayır arkadaşlar. Sizin göreviniz öğrenci tüm alıntıyı öğrenene kadar dersi tamamlamak olacak. Ve yapabildiğiniz kadar da çabuk yapmalısınız. Öğrenci alıntı metnini ne kadar çabuk ezberlerse, sizin de öğretmenlik yeteneklerinizi gösteren puanlarınız o kadar çok artacak. Her şey anlaşıldı mı?

Michael -  Evet.

Darter -  Sizin dersi işleyiş şeklinize göre ben de sizin profesyonel becerilerinizi, karakterinizdeki sağlamlığı sınıyor olacağım. Benim katılımcı, yeni fikirlere açık, iradeli öğrencilere ihtiyacım var. Omurgasız yalancılara, gel geç gönüllü beceriksizlere değil.

Michael -  Elimizden gelenin en iyisini yapacağız.

Megan -  Bayan Lyons’a kişisel bir soru sorabilir miyim?

Alice -  Tabi ki buyrun. Bu arada, bana Alice diyebilirsin.

Megan -  Söyleyin lütfen, Siz bu koltuğa oturmaya nasıl ikna oldunuz? Sonuç olarak sevimsiz bir iş hem de acı çekeceksiniz.

Alice -  Bilim bazen de fedakarlık ister.

Megan -  Ve siz de bilim adına fedakarlık yapmaya karar verdiniz. Yoksa … yoksa Profesör Darter’a yardım mı etmek istiyorsunuz?

Darter -  Eğer merakını giderecekse Megan, bu “sevimsiz” dediğinizden de berbat iş için Bayan Lyons hatırı sayılır bir ücret alıyor.

Michael -  Ama böyle bir işi istemek  bile ahlaklı değil, üstüne para veriyor olsanız bile. Gladyatörlerin çağı çoktan geçti. 

Alice -  Bu işi yapmaya kimse beni zorlamadı ki. Bir teklif vardı ve ben de kabul ettim.

Darter -  Yeterince konuştuk. Herkes parasını ya kendisini mutlu eden şekilde ya da yeteneklerinin elverdiği ölçüde kazanmaya çalışır. Sorusu olan?

Sessizlik

 

Michael - (Gülümseyerek gerginliği azaltmaya çalışır) Durum çok açık.

Darter -  Şunu da eklemek isterim ki, sizin bu deneye katılımınız gönüllülük esasına dayalı. Fakat, öğretme sürecine başladıktan sonra işinizi son derece ciddi şekilde yapmalısınız. Unutmayın, bu deney araştırma için büyük önem taşıyor.

Sessizlik

 

Megan, sen fikrini değiştirdin mi?

Megan - Otorite sizde, ben size sadık kalacağım.

Darter -  Bunu duymak gurur verici. Ama böyle bir durumda kendi hakkınızda da kararlar vermeniz gerekiyor. Hem toplumun hem de bilimin bu araştırmanın sonuçlarına ihtiyacı var. Eğer sevmediğiniz bir nokta varsa şimdi vazgeçer ve bırakırsınız. Hala çok geç olmuş değil. Ben  başka gönüllüler bulurum. Bu arada, ben Ashley Sanders’i çağırmıştım, seni değil.

Megan -  Ben kalıyorum.

Darter -  Ya sen Michael?

Michael -  Dürüst olmak gerekirse, ben sıradan bir dersten daha ilginç şeyler olacağını ummuştum, ama ben de varım.

Darter -  Mükemmel. Son bir şey daha; çok değil ama yine de bir destek sayılır, bu deneye katılımınızdan dolayı siz de bir ücret alacaksınız. Buyrun. Şurayı imzalayın.

Öğrencilere parayı verir.

 

Michael -  Gerek yoktu … Ama neden ki …? Ben gerekli olduğu için geldim, parasız da yaparım. Gönüllüyüm …

Darter -  Eğer istersen sonra parayı üniversitemize bağışlayabilirsin. Ama şimdi al parayı. Bu da deneyin şartlarından biri.

 

Michael parayı isteksizce alır. Megan da alıp parayı cüzdanına koyar. Darter’ın neşesi yerine gelmiştir, devam eder.

 

Böylece, karşılıklı kontratımız da tamamlanmış oluyor. Michael, elektrotları takalım.

Asistanın kollarını dirseklerine kadar sıvarlar, Darter öğrencilerinin yardımıyla elektrotları onun tenine bağlar.

Çok iyi. Şimdi de, asistanımı koltuğa bağlayalım.

Michael -  (Şaşırır) Bağlamak mı? Neden?

Darter -  Bunu daha sonra anlayacaksın. Fazla sıkı bağlamayın yeter … Hah tamam, bu kadar sıkmak yeter …

 

Michael Alice’i bağlarken Darter’a gönülsüzce yardım eder.

Pekala. Kim başlamak ister?

Michael -  Önce hanımlar.

Darter -  Tamam. Megan sen başla. Bu Shakespeare’in oyunlarının bulunduğu bir kitap, şöyle bir bak ve yirmi satırlık bir parça bul, zevkine göre seçebilirsin. (Michael’e) Sen de lütfen yandaki odada bekle. Kimseyi içeri sokma. Sen de gelme.

Michael -  Seyredemez miyim?

Darter -  (Yumuşak) Hayır.

Michael -  Peki o zaman, ben bekliyorum. (Çıkarken, Megan’a) Bol şans!

 

Michael çıkar. Megan kitabın sayfalarını çevirerek araştırır.

 

Megan -  Bayan Lyons …

Alice -    Söyledim ya, bana Alice de. Bak zaten öğrencin de oldum.

Megan - Tamam. Şeyi sormak istedim de, biz seninle hiç karşılaşmış mıydık?

Alice -    Olabilir. Pek hatırlamıyorum. Andrew’un evinde karşılaşmış olabilir miyiz?

Megan -  Ben Profesör Darter’ın evine hiç gitmedim. Ama senin yüzün de bana çok tanıdık geliyor.

Alice -     Sıradan da ondan. Çevrende yüzü bana benzeyen bir çok kadın görebilirsin.

Darter -  Megan, artık işimize bakalım.

Megan -  (Sayfaları karıştırarak araştırırken) Ben daha parçayı bulamadım ki … hah … bu olur.

Darter -  Tamam o zaman. Ben zamanı başlatıyorum. (Elektronik saatini çalıştırır)

Megan -  (Okuyarak, sanki okuduklarını “öğrencisinden” ziyade Darter’a okuyor gibidir)

Bakın bana Lord Bassanio, buradayım işte,

Ne isem, olduğum gibi duruyorum,

Yalnız kendim için istesem, istemezdim daha üstün biri olmayı,

Aşırılıklara kaçmazdım dileklerimde diyorum.

Ama sizin için; üç kere yirmi kat daha üstün bir ben olsam,

Bin kere daha güzel ve on bin kat daha zengin,

Bu yolla, bulabilsem yolunu gözünüzde daha da yükselebilmenin.

Her kerede de erdem, güzellik, tüm canlılar ve dostluk hesaplarını

Aşabilsem önünde gözlerinizin.

Ama bilseniz bakiyesini karşınızdaki kızın,

Derssiz, okulsuz ve tecrübesiz hayatının toplamında,

Bulduğunu anlardınız mutluluğu o hiçlik içinde ansızın.

Mutlu, çünkü yaşlanmadı hala, akıllı da öğrenebilecek kadar.

Bu kız, mutlulukların en ışıltılısını;

kendi kırılgan ruhunu, sizin buyruğunuz altına vermekte buldu.

Kendisini; efendisine, hükümdarına, kralına sundu.

Eğitsin, öğretsin kullansın diye o kırılgan ruhu.

Beni, benim olanları veriyorum sana, senin oldu.

Bu evi, hizmetkarlarımı da alın bedenimle birlikte.

Sizindir artık, sizin olsun.

 

(Kitaptan sıyrılarak)

Tam tamına yirmi satır.

Darter -  (Durulan bir “andan” sonra) Çok iyi, devam.

Megan -  (Alice’e) Dikkatli dinle.

Bakın bana Lord Bassanio, buradayım işte,

Ne isem, olduğum gibi duruyorum,

Alice -    (Beklenmedik bir güvenle ve duygusu metne uygun bir sesle tekrar eder)

Bakın bana Lord Bassanio, buradayım işte,

Ne isem, olduğum gibi duruyorum,

Megan - (Bu rekabetçi çıkışın sürprizini anlayarak) Şiir okumayı da biliyoruz demek.

Yalnız kendim için istesem, istemezdim daha üstün biri olmayı,

Aşırılıklara kaçmazdım dileklerimde diyorum.

Ama sizin için; üç kere yirmi kat daha üstün bir ben olsam

Alice -  (Sesinin tınısından güveninin azaldığı belli olarak)

Yalnız kendim için istesem, istemezdim daha üstün biri olmayı,

Aşırılıklara kaçmazdım dileklerimde diyor…

Üç kere yirmi …

Megan -  (Memnuniyetle) Yanlış yaptın Alice. Dikkat et

(Zafer kazanmış bir edayla düğmeye basar. Bilgisayar ekranında “20” yazar. Alice bu cezaya bir reaksiyon göstermez)

Tekrar edelim.

Yalnız kendim için istesem, istemezdim daha üstün biri olmayı,

Aşırılıklara kaçmazdım dileklerimde diyorum.

Ama sizin için; üç kere yirmi kat daha üstün bir ben olsam

Alice -  (Tekrarlayarak) Aşırılıklara kaçmazdım dileklerimde diyorum.

Ama sizin için; üç kere yirmi kat daha üstün bir ben olsam

Megan -Bin kere daha güzel ve on bin kat daha zengin,

Bu yolla, bulabilsem yolunu gözünüzde daha da yükselebilmenin.

Her kerede de erdem, güzellik, tüm canlılar ve dostluk hesaplarını,

Aşabilsem önünde gözlerinizin.

Alice -    Bin kere daha güzel ve on bin kat daha zengin,

Bu yolla, bulabilsem yolunu gözünüzde daha da yükselebilmenin.

Her kerede, … dostluk hesaplarını

Aşabilsem önünde gözlerinizin.

Megan -  Her kerede dostluk hesapları değil. Her kerede de erdem, güzellik, tüm canlılar ve dostluk hesaplarını, diyip

Aşabilsem önünde gözlerinizin, diyeceksin.

(Düğmeye basar. Bilgisayar ekranında 40 yazar. Alice kıpırdanır)

Acıttı mı?

Alice -  Olur o kadar. Ben hallettim.

Sessizlik.

Darter -  Neden durdun? Devam et lütfen

Megan -  (Artık ciddileşerek ve daha da odaklanmış olarak) Alice, yalvarıyorum, aklını topla. O kadar da zor bir metin değil, ezberlemesi de zor olmaz. (Yavaş ve tane tane söyleyerek okur)

Ama bilseniz bakiyesini karşınızdaki kızın,

Derssiz, okulsuz ve tecrübesiz hayatının toplamında,

Bulduğunu anlardınız mutluluğu o hiçlik içinde ansızın.

Alice -  Ama bilseniz … ama bilseniz bakiyesinin şeyin, derste, okulda o kız.

 

Biraz tereddüt ettikten sonra Megan düğmeye basar. Alice irkilir, arkasından Megan da irkilir. Bilgisayar ekranı 60 yazar.

 

Megan -  (Bir sessizlikten sonra, suçlulukla) Hocam, ben izninizle … deneyi burada bırakabilir miyim?

Darter -  Neden?

Megan -  Ben sevmedim bu işi.

Darter -  Bu geçerli bir sebep değil Megan. Sevmediğimiz, ama yapmak zorunda olduğumuz işlerimiz vardır, hayatımızda, işte, okulda, ama yapmaya devam ederiz, çünkü yapmak zorundayızdır! Ben, söz gelimi, sıkıcı dersler veriyorum, siz de bunlar üzerinden çalışmak zorunda kalıyorsunuz, Bayan Lyons bu koltukta oturuyor, hepimiz işimizi yapmak zorundayız.

Megan -  Ve ben bu deneyi hala sevmiyorum.

Darter -  Megan sen beni yetkin bir araştırmacı olarak görüyor musun?

Megan -  Kesinlikle evet.

Darter -  Peki bir deneyi bilimsel bakış açısından uzak yapıyor olabilir miyim?

Megan -  Hayır.

Darter -  O zaman tereddüt etme ve bana güven.

 

Megan iç geçirir, kitaba döner fakat sonra yine bırakır.

 

Neden durdun?

Megan -  Asistanınız acı çekiyor.

Darter -  Aldırma. Bu işe tam anlamıyla kendi iradesini kullanarak, gönüllü olarak girdi.

Megan -  Nasıl olur da çektiği acıya aldırmam?

Darter -  Megan, bu dünyada milyonlarca - belki de milyarlarca- çocuk en acımasız bedensel cezalarla karşı karşıya. Bu noktada bizim sorumluluğumuz, bu cezaların olumlu katkısı var mı, onu araştırmak. Bir karşılaştırma yapsana, bir yanda milyonlar, diğer yanda Alice, tek. Tek bir kişi sakıncalı buldu diye, ya da burada sen, duygularına yenildin diye, büyük halk kitlelerinin acısını azaltabilme şansımız varsa bundan vaz mı geçeceğiz, hem bilimin hem de halkın kazançlarını gözardı mı edeceğiz? (Yumuşayarak) Hadi deneye devam et.

Megan -  (Okumaya isteksizce devam eder)

Ama bilseniz bakiyesini karşınızdaki kızın,

Derssiz, okulsuz ve tecrübesiz hayatının toplamında,

Bulduğunu anlardınız mutluluğu o hiçlik içinde ansızın.

Mutlu, çünkü yaşlanmadı hala, akıllı da öğrenebilecek kadar.

 

Alice - Ama bilseniz bakiyesini karşınızdaki kızın,

Derssiz, okulsuz ve tecrübesiz hayatının … toplamında,

Bulduğunu … anlardınız öğrenmek istiyor …

 

Megan düğmeye basar. Alice, yavaşça bir inilti çığlık arası ses çıkartır. Bilgisayar “80” gösterir. Megan kitabı kapatır.

Darter -  Yine ne oldu Megan?

 

Kız cevap vermez.

 

Devam et lütfen.

Megan -  (Başını yere eğerek) Yapamam.

Darter -   Sınıfta ders konularımdan biri olarak, eğitim psikolojisi de anlattım ben sana. İşte profesyonel becerilerini bana ispatlamanın zamanı. Bunu bir tür sınav kabul ediyorum. Ders kazanımlarını denetliyorum. Artık anladığını umarım, anladın mı?

Megan -  Evet.

Darter -  Devam et o zaman.

 

Megan’ın sesi iyice kesilir.

 

Tamam, tamam Megan. Bu kadar duyarlı olmana gerek yok. Biz anlık duygularımızın ötesine geçmeliyiz. Bizler araştırmacıyız.

Megan -  Ama kasap değiliz ki!

Darter -  (Sıkılmış) Kuru gürültü, içi boş laflar bunlar. Pavlov ve Pasteur hayvanlar üzerinde deney yaparken de insanlar onları suçlamışlardı. Ama sonuca ulaşanlar onlar oldu, eleştirenler değil. Çünkü insanlığın yararına çalışmalar yapıyorlardı.

Megan -  Özür dilerim, belki sözlerim size biraz sert gelmiş olabilir.

Darter -  Yalnız sert değil, gereksiz de. Kendi beceriksizliğini garip ahlaki vaazlarının arkasına saklamaya çalışma. Bir test pilotu işini yaparken keskin bir acı hissetmekle kalmaz, o uçan kefenleri denerken kendi hayatını da tehlikeye atar. Ama burada o bile yok. Duyuyor musun beni? Kimse de test pilotlarının varlığından şikayet etmiyor. Bir askerin, bir mezar kazıcının, ya da bir kasabın da mesleği düşünüldüğünde hoş olmayabilir ama gereklidirler ve sonuç olarak da durum ahlakidir. Toplum kendisi için gerekli olan en pis işlerin bile değerini dengeler, buna asistanımın şimdi yaptığı iş de dahil.

Megan -  Ben kendi sorumluluğumdaki işi sevmiyorum, asistanınızınkini değil.   İstemediğim halde neden düğmeye basmak zorunda olayım ki?

Darter -  Sen sorumluluğunu başkasına vermenin daha ahlaki olduğuna mı inanıyorsun?

Megan -  Ben hiç bir şeye inanmıyorum.

Darter -  Megan ben senin çalışkan ve becerikli bir öğrenci olduğunu sanmıştım. Beni hayal kırıklığına uğrattın.

Megan -  (Zor duyulacak bir sesle) Siz de beni hayal kırıklığına uğrattınız.

Darter’ın rengi atar.

Darter -  Hatırlarsan, bu deneye katılmana itiraz etmiştim, katılmak için sen Israr ettin. Ne istediğini nasıl anlayacağız?

Sessizlik

 

Megan -  Eğer bu deney sizin için bu kadar önemliyse, Bayan Lyons’la yer değişelim.

Darter -  (Şaşırmıştır) Ne demek istiyorsun?

Megan -  Ben koltuğa oturayım, düğmeye de o bassın.

 

Darter ve Alice birbirlerine bakarlar.

 

Darter -  Hayır, bu söz konusu bile olamaz.

Megan -  Neden ki?

Darter -  Bir çok sebebi var, ayrıca senin doktor raporun da yok.

Megan -  Alice’in de yok!

Darter -  Bu tartışmaya artık devam etmek istemiyorum. Dersine devam et, zaten çok zaman kaybettin.

 

Uzun bir tereddüt geçirdikten sonra, Megan kitabı açar, ağırdan alarak sayfayı bulur.

 

Megan - Bu kız, mutlulukların en ışıltılısını;

kendi kırılgan ruhunu, sizin buyruğunuz altına vermekte buldu.

Kendisini; efendisine, hükümdarına, kralına sundu.

 

Sesi gittikçe azalır ve sonunda hiç duyulmaz hale gelir.

 

Darter -  Ne oluyor?

 

Megan sessiz kalır ve sonunda kitabı kapatır.

 

Sorun nedir Megan?

Megan - (Suçlu) Yapamayacağım.

Darter -  (Tükenmiş) Kötü oldu. Yakında mezun olacaksın. Birinci sınıf bir şirkette, çok etkin bir iş için seni önermek üzereydim. Ama şimdi görüyorum, kişisel beceriler ve öz disiplin konularında çok eksiğin var. O iş için sanırım sen uygun değilsin.

 

Megan sessiz kalır. 

 

Sen burs da alıyorsun değil mi?

Megan -  Evet, geçen yıl başladım almaya.

Darter -  Ondan önce neyle geçiniyordun?

Megan -  Yarı zamanlı garsonluk yapıyordum.

Darter -  Şu andan sonra o burs konusunda da garanti veremem.

 

Megan sessizdir.

 

Sen artık deneye devam edecek misin?

 

Megan sessizdir.

 

Pekala, gidebilirsin.

 

Megan kapıya yönelir.

Oradan değil. Diğer kapıyı kullan. Diğer deney katılımcısıyla birbirinizi görmemeniz gerekiyor.

 

Megan diğer kapıya yönelir, birdenbire Michael odaya dalar. Heyecanlıdır.

Michael -  Profesör Darter!

Darter -  (Kızgın, hatta küfredercesine) Ne var Michael. Buraya girmeni     yasaklamamış mıydım?

Michael -  Özür dilerim ama …

Darter -   Aması maması yok. Çık dışarı.

Michael - Dışarıda gazeteciler var da onu haber vermek …

Darter -   Kim çağırmış ki?

Michael - Siz çağırmadınız mı?

Darter -   (Bir an düşünür, sonra) Ee, devam et.

Michael -  Üniversitenin bu deneyi engellediğini neden söylemediniz bize?

Darter -    Bunu gazeteciler mi söyledi?

Michael - Evet. Doğru mu peki?

Darter -  Hayır değil. Deneyde benim katılımcı olmam engellendi. Sizin değil. Sizin deneye katılımınız idari anlamda bir sorun teşkil etmiyor.

Michael -  Emin misiniz?

Darter -  Kesinlikle. Ayrıca deneyin engellenmesinden de, hatta deneyin kendisinden bile haberdar değildiniz ki!

Michael -  Ama biliyoruz artık.

Darter -  Tekrar ediyorum … (Kendini sakinleştirir.) Tamam o zaman, herhangi bir konuda çekinceniz varsa, istediğiniz zaman vaz geçebilirsiniz. Parayı geri verin, serbestsiniz, istediğiniz zaman gidin.

Michael -  (Biraz tereddüt yaşadıktan sonra) Beni korkak tavuk gibi görmenizi istemem. Benim korkacak bir şeyim yok ki. Zaten şu saatten sonra ben hocamın dediklerini yapıyorum o kadar.

Darter -  Mükemmel.

Alice -    Gazeteciler başka bir şey sordular mı?

Michael - Evet, onlara deneyin ana fikrini anlattım. (Gülümseyerek) İlk basın açıklamamı yapma fikrine karşı koyamamış olabilirim. (Darter’ın bu durumu hoş karşılamayan ifadesini gördükten sonra) Yanlış bir şey mi yaptım?

Darter -  Hayır, hayır. Her şey yolunda Michael. Genellikle bitmemiş bir iş konusunda basına açıklama yapmam, ama bu o kadar da büyütülecek bir şey değil. Yarın bir kahraman olacaksın. (Michael’ı kapıya doğru götürerek) Birazdan seni içeri alacağım.   

 

Michael çıkar. Darter arkasından kapıyı kilitler.

 

Megan -  Gazetecileri kim çağırmış acaba. Okul idaresi mi?

Darter -  Öyle görünüyor. Onlara da yukarıdan baskı yapmışlardır.

Megan -  Bunda amaç ne ki?

Alice -    Engellemek, korku - ama senin için fark etmez. Çünkü senin deney çalışman bitti.

Megan -  Size bir şey yaparlar mı?

Darter -  Kötü bir şey olacağını sanmıyorum. Alt tarafı beni kovarlar.

Megan -  Şu durumda siz deneye Michael ile devam edecek misiniz?

Darter -  Tabi ki.

Megan -  Benim deneyimde olanlar yetmedi mi?

Darter -  Sen fazla soru soruyorsun Megan? Hadi iyi günler.

Megan -  Kalıp seyredebilir miyim?

Darter -  Neden?

Megan -  Belki de bazı şeyleri yanlış anladım, Michael’ın dersini seyredersem, yanlışımı o zaman anlarım.

Darter -  Senin burada durman söz konusu olamaz.

Darter -  Michael senin yanında utanır, dikkatini dağıtırsın.

Megan -  Bilgisayar ekranının arkasında otururum.

Darter -  İşin doğrusu, benim de dikkatimi dağıtırsın.

Megan -  Nasıl? Şurada sessizce oturacağım.

Darter -   Bu inatçılığını anlamıyorum.

Megan -  Gördünüz işte, sizin beklentilerinizi karşılayamadım …

Darter -  Ve?

Megan -  Ben de başkalarının nasıl yaptığına bakarak eksiğimi anlayacağım.

Darter -   Bu davranışımız Michael’a karşı etik olmaz. Düşünsene, sen doktorunla özel bir şey konuştuğun bir sırada ekranın arkasından birinin gizlice dinlediğini fark etsen, ne hissederdin?

Megan -  Bu tamamen farklı. Kendi hakkında konuşmayacak ki! Ders anlatıyor olacak. Ben bu dersi nasıl yapacağını merak ediyorum.

Darter -  Doğru tabi. O senin nişanlın … (Aklında biraz tartar.) Tamam, kalabilirsin. Tek şartım var. Deneye hiç bir şekilde karışmayacağına söz vermelisin.

Megan -  Tabi ki.

Darter -  Otur şuraya. Michael burada seni göremez. Ama sen istediklerini görür ve her şeyi de duyarsın.

Megan -  (Ekranın arkasına otururken) Teşekkür ederim.

Darter -  Ama unutma - sen burada yoksun. Söz mü?

Megan - Söz veriyorum.

Darter -  Tamam. Söz verdin.

Alice -    (Yorgun)  Andrew bana çantamı verir misin lütfen?

 

Darter ona çantasını verir. Alice bir ilaç çıkartır, bir miktar suyla yutar.

 

Darter -  (İlgili) İyi görünmüyorsun … Yarına erteleleyelim mi?

Alice -  İyiyim.

Darter -  Doğru söyle!

Alice -  (Gülümseyerek) Doğru söylüyorum.

Darter -  Hiç olmazsa kısa bir ara verelim.

 

Koltuğun kemerlerini çözer, elektrotları çıkartır, Alice’i serbest bırakır. Alice ayağı kalkar, bir iki adımla ayaklarının açılmasını sağlar ve sonra tekrar oturur.

 

Dinle, deneyi iptal edelim diyorum, ne olacak ki?

Alice -  Hayır bitirelim. Bu zaten sonuncusu olacak değil mi?

Darter -  Evet, bu son.

Alice -  İyi işte. Biraz dinleneyim.

Darter -  Tamam ara verelim.

 

 

 

Birinci Perdenin Sonu

 

Oyuncular isterse sahneyi bu ara sırasında terk etmeyebilirler. Darter sakin bir şekilde Alice ile konuşur, Megan da köşede oturmaya devam eder.

 

 

İkinci Perde

Darter -  (Alice’e) Dinlendin mi? Başlayalım mı?

 

Alice isteksizce “elektrikli sandalyeye” oturur. Darter onu bağlar, elektrotları                 bedenine yerleştirir, bilgisayarı sıfıra ayarlar, ekranda “0” görünür, odayı gözden geçirir, Megan’ın unuttuğu çantasını görüp ona geri verir.

 

Hatırlatayım, eğer verdiğin sözü unutursan …

Megan -  Asla böyle bir şey olmayacak.

Darter -  Güzel. (Kapıya gider, Michael’i içeri alır.) Gir.

Michael -  (Girer. Çevresine bakınır) Megan nerede?

Darter -  Gitti.

Michael -  Beni beklemedi mi? Onun dersi nasıl geçti?

Darter -  (Hemen cevap verir) Harika.

Michael -  Kuşkum yoktu. Megan doğuştan eğitimcidir. Aslında tahmin etmeliydim.        Sınavlara o çalıştırır beni. (Mutlu) Ee Alice? Umarım iyi bir öğrenci        olmuşsundur?

Darter -  İşimize bakalım Michael.

Michael -  Hazırım.

Darter -  Deney hakkında zaten bilgin var. Bu kitapta Shakespeare’in eserleri var. Öğrenilecek bir metin seç ve çalışmaya başla. Unutma, senin için önemli olan parçanın en hızlı ve en kaliteli şekilde öğrenilmesini sağlamak. Yeteneklerini bu konuda kullanmanı istiyorum.

Michael -  Sizi hayal kırıklığına uğratmayacağımı sanıyorum. (Kitabın sayfalarını karıştırır, Alice’e) Ne seçsek? (Göz kırparak) Okuldan hatırladığın bir şey vardır belki. Sen fısılda ben anlarım …

Alice -   Ne yazık ki yok. Hamlet’in o berbat “olmak ya da olmamak” tiradını okuduk. Zaten sonrasında da tek kelimesini bilmiyorum.

Michael -  O zaman rastgele bir sayfa açıyorum, olur mu?

Alice -  Sen bilirsin.

Michael -  (rastgele bir sayfa açar.) Başlıyorum .. hazır mısın?

Alice -  Evet.

Michael -  Dinle ve benden sonra tekrar et.

Darter -  Zamanı başlatıyorum.

Michael -  (Okuyarak)

Korkum yok bunlardan, iyiliklerim anlatır beni,

Tıkamadım kulaklarımı, dinledim halkın isteklerini.

Alice -  (Tekrarlar)

Korkum yok bunlardan, iyiliklerim anlatır beni,

Tıkamadım kulaklarımı, dinledim halkın isteklerini.

Michael -  (Neşeli) Harika! Devam edelim.

Geciktirmedim, onların benden dilediklerini

İyileştirdi ,sevgim tüm yaralarına merhem oldu

Alice -  Geciktirmedim onların benden istediklerini

Sevgim yaralarına merhem oldu

 

Michael düğmeye basar. Bilgisayar ekranı “20” gösterir. Alice’in  verdiği tepki, hatasını düzeltmek olur.

 İyileştirdi sevgim …

Michael -   … tüm yaralarına merhem oldu.

Alice -     İyileştirdi, sevgim tüm yaralarına merhem oldu.

Michael -  Son iki dizeyi yeniden söyle lütfen.

Alice -     Geciktirmedim onların benden istediklerini

İyilikler yaralarına merhem oldu.

 

Elektrik şoku. 40 Volt. Alice kıvranır.

Yanlışlık mı yaptım?

Michael - (Görünecek kadar gerilmiştir.) İyilikler merhem oldu değil.  İyileştirdi ,sevgim tüm yaralarına merhem oldu. Hızlı mı okuyorum, söylediklerim mi anlaşılmıyor?

Alice -     Senin okumanda sorun yok, ben odaklanamadım.

Michael - Fazla ilerlemeden son dört dizeyi güzelce bir çakalım mı? Sonra kalacak 16 dize. 

Alice -  İyi olur.

Michael -  Ezberledin mi?

Alice -  Sanırım.

Korkum yok bunlardan, iyiliklerim anlatır beni,

Tıkamadım kulaklarımı, dinledim halkın isteklerini.

 

Susar, suçlulukla devam eder.

 

Üçüncü kafamdan gitmiş.

Michael -  Hatırlamaya çalış. Bu kadar güzel bir kadını cezalandırmak istemem.

Darter -  Michael, hata yaptığında öğrenciyi cezalandırmak zorunlu, senin isteğine bağlı değil yani. Bayan Lyons takıldı, cezalandırmak zorundasın.

 

Biraz tereddütten sonra, Michael düğmeye basar. Alice sarsılır. Bilgisayar ekranı “60” gösterir. Darter devam eder.

 

Konu dışındaki konuşmaları da kes. Hem öğrenciyi böler hem de öğrenme sürecini zorlaştırır. Süre akıyor, dersi zamanında bitiremeyebilirsin.

Michael -  (Yeniden ciddileşir) Üçüncü satırdan başlayarak metni bir daha okuyacağım.

Geciktirmedim, onların benden dilediklerini,

İyileştirdi ,sevgim tüm yaralarına merhem oldu.

Alice -    Geciktirmedim, onların benden dilediklerini,

İyileştirdi ,sevgim tüm yaralara merhem oldu.

Elektrik şoku. Alice acıyla haykırır.

 

Michael -  Yaralara değil, yaralarına olacaktı. Pardon. Ama bu benim için de üzücü.

Alice -    Özür dileme, sen bunu yapmak zorundasın. Benim hatam, aklım kim bilir nerelerde. Unuttum.

Michael -  Bir daha alalım mı?

Alice -    Devam edelim.

Michael - Sakin havam yatıştırdı kederlerini,

Şefkatim kuruttu ıslak gözlerini.

Alice -    Sakin havam yatıştırdı kederlerini,

Şefkatle kuruttum ıslak gözlerini.

 

Şok. 100 volt. Alice çırpınarak, yüksek sesle haykırır.

 

Michael -  (Şaşkına dönmüştür) Hocam ben bilemiyorum, devam etmeli miyim? Bir kadına bu kadar …

Darter -  (Birdenbire) Kadın değil, asistan, yüksek miktarda parası ödenerek bu iş için anlaşma yaptığım asistan hem de. Sen uyguladığın eğitimin kalitesiyle ilgilensen daha iyi olacak. Her zaman gayretli bir öğrenciydin. Göster kendini. Öğrencini konsantre et. Hala bir yol bulamamana hayret ediyorum.

Michael -  Bir daha okuyorum.

Sakin havam yatıştırdı kederlerini,

Şefkatim kuruttu ıslak gözlerini.

Alice -    Sakin havam yatıştırdı kederlerini,

Şefkat …

 

Susar, doğru kelimeleri aradan seçerek bulur, dizeyi bitirir.

            

… tim kuruttu ıslak gözlerini.

Michael -  (Rahatlar) Aferin Alice. Altı satırı bitti. Dört satır sonra yarısı bitmiş olacak.

Hasedim yok kimsenin servetine,

Vergi salıp yüklü, yük yüklemem yüreklere.

Alice - Hasedim yok kimsenin servetine,

Vergi yüklemem yüreklere …

 

Düğme. 120 volt. Alice acıyla kıvranır, inler.

 

Michael -  (Kızgınlıkla yineler.) Hasedim yok kimsenin servetine, Yük yüklemem yüreklere diyeceksin. Anladın mı? Yük yüklemem yüreklere.

Vergi salıp yüklü, yük yüklemem yüreklere. İki satır ezberlemek bu kadar da zor muymuş?

Alice -    Yük yüklemem yüreklere.

Michael -  Olmaz ilk satırdan başla.

Alice -     Haset etmem … haset etmedim … hasetim … (Yalvarırcasına) Kafam karıştı.

 

Elektrik şoku. 140 volt. Alice çığlık çığlığadır, bağlardan kurtulmaya çalışır.

 

Michael -Hasedim yok kimsenin servetine … (Sinirli) Hadi, söyle, tekrar et!

Alice -  (Bütün bedeni tir tir titreyerek) Hasedim yok … Hiç bir şey hatırlayamıyorum. Durduralım, artık bitsin.

Michael -  Neden?

Alice -    Korkuyorum.

Michael -  (Sessizce profesöre sorar.) Gerçekten dursak mı?

Darter -  Daha on satır bile öğrenememişken mi? Açıkçası, senden daha iyisini beklerdim.

Michael -  Ama çok kötü durumda.

Darter -  Yani yenildiğini itiraf ediyorsun?

Michael -  Ben yenilmedim ki, Bırakmak isteyen o, ben miyim?

Darter -  (Fesatlık yapıp kışkırtarak) Dinleme onu.

Michael -  Anlamadım?

Darter -  Öğrenci numarası işte, bilmez misin? Öğretmene kendini acındıracak. Sert olmalısın, senin iktidarına boyun eğmeli, iraden yok mu senin?

Michael -  Benim iradem var, ama …

Darter -   Sonuna kadar git ve bitir dersini. Bilim için gerekli bu, toplum için gerekli, özellikle de senin için gerekli. Ha bu arada, Michael, senin için başka çıkar yol yok. Baban, sanırım, iş adamıydı değil mi?

Michael -  Evet, ama bununla ne ilgisi …

Darter -  Ve sen de, sanırım, onun yolundan gideceksin?

Michael -  Öyle görünüyor.

Darter -  O zaman benim sana anlaşma nedir, kontrat nedir bir daha anlatmama gerek yok. Biz bir anlaşma yaptık değil mi? Sen de bu anlaşmadaki görevin gereği paranı aldın.

Michael -  Geri verebilirim.

Darter -  Hayır dostum, bu işler öyle olmaz. Bir anlaşma aslında paradan daha fazla şey demektir. Anlaşmaya uymazsan adın lekelenir. Sen de bilirsin zaten. Şimdi dön ve dersini yap, bu kadar bölük pörçük de yapma. Eminim ki, burada çene çalarken, öğrencin ona öğrettiklerini de unutmuştur. İşine bak Michael. Hadi. Gereksiz bir şiddet gösterisinde bulunmanı istemiyorum ki, dersini bitirmeni istiyorum, o kadar. Sınıfının sonuncusu olarak mezun olmak istemezsin herhalde değil mi?

Michael -  (Elektrikli sandalyeye dönerek) Aklıma gelmişken … Megan metnin provasını yapabildi dediniz değil mi?

Darter -  Tabi ki.

Michael -  Hangi sürede bitirdi?

Darter -  Başkasını bırak, sen kendi işine bak.

Michael -  (Sandalyenin yanına çömelerek, Alice’e) Üzgünüm. Profesör Darter deneyin durdurulamayacağını söylüyor.

Alice suskundur. Michael kitabı açar.

 

Nerede kalmıştık?

Alice -  Baştan başlayalım.

Michael -  (Saate göz atarak) Böyle giderse zamanında bitiremeyeceğimizden korkuyorum.

Alice -   Ama tekrar etmek iyidir. Profesörle uzun konuştunuz … Her şeyi unuttum galiba.

Michael -  (Mutsuz) Pekala. Tamam o zaman. (Okur.)

Korkum yok bunlardan …

 

Alice sessiz kalır. Michael tekrarlar.

 

Korkum yok bunlardan …

Ee?

Korkum yok bunlardan …!

Alice -   (Toparlanarak kendine gelir)

İyiliklerim anlatır beni.

Tıkamadım kulaklarımı, dinledim halkın isteklerini … (Durur)

Michael -  Geciktirmedim onların benden dilediklerini,

  İyileştirdi, sevgim tüm yaralarına merhem oldu.

Alice -      Geciktirmedim onların benden dilediklerini,

İyileştiren sevgi merhem oldu.

 

Michael elini düğmeye basmak üzere hazırlar.

 

Basma! Yalvarıyorum basma. (Hatırlamaya çalışır)

İyileştiren sevgim … (Durur)

Michael -  Basit bir kelimeciği ezberlemek bu kadar zor olur mu?

Alice -    Affet beni n’olur … aklımda sadece o düğme var … sakın basma!

Michael - Şu kalın kafanla boş boş konuşup dersimi kesiyorsun. Sımsıkı sarıl şu işe. Kendi iyiliğin için düşünmüyorsan benim için yap. Senin yüzünden basit bir öğretmen gibi görünmek istemiyorum!

Alice -    (Gözlerini Michael’in kumandadaki elinden ayırmadan) “Sevgim yaralarına merhem …” Yalvarırım, yapma!

Michael -  Alice, ben de sana yalvarıyorum; Başka konuda konuşmak yok. Metni düşün.

Alice -  Sevgim tüm yaralarını iyileştirdi.

 

Michael düğmeye basar. 160 Volt. Alice, çırpınarak bağırır, iskemleden kurtulmaya çalışır.

 

Michael -  İyileştirdi, sevgim tüm yaralarına merhem oldu.

Alice -  (Zar zor ses çıkarır. Uysal) “Merhem …”

Michael -  Sakin havam yatıştırdı kederlerini,

  Şefkatim kuruttu ıslak gözlerini.

 

Alice’in dinlemediğini fark eder.

 

Hoop, dinliyor musun?

Alice -  Özür dilerim, şunu bir daha söyler misin?

Michael -  (Dişlerini gıcırdatarak) Sen dalga mı geçiyorsun benimle? on kere söyledim ya!

Alice -  Tamam, tamam, , yanlış yaparsam cezalandır beni.

 

Michael düğmeye basmak üzere parmağını kaldırır.

 

Yapma! (Yeniden kendini toparlar.)

Sakin havam yatıştırdı,

Şefkatim kuruttu …

Yalvarıyorum, n’olur bırakalım. Artık devam edemeyeceğim.

Michael -  Hayır. Bu işe birlikte başladık ve sonuna kadar da götüreceğiz.

 

Düğmeye basar. 180 Volt. Alice uzunca bir süre çığlıklar atar, sandalyede darmadağın kalır. Michael inatla tekrar eder.

 

Michael - Sakin havam yatıştırdı kederlerini,

Şefkatim kuruttu ıslak gözlerini.

Alice -  Şefkatimle … keder … ıslak … gözler

Michael -  İnanmıyorum. Bilerek mi yapıyorsun?

 

Düğmeye basar. 200 Volt. Alice nöbet geçirircesine titremeye başlar.

 

Alice -  Bırak beni, gideyim. Bak işte, yapamıyorum … Benim kalbim de zayıf!

Michael -  Bak isteyince ağzına gelen her şeyi söyleyebiliyorsun, sıra öğrenmeye gelince, “yapamıyorum” oluyor.      Ama ben senin inadını kırmasını bilirim.

 

Düğmeye basar. 220 Volt. Alice bu acıyla inler.

 

Şimdi dinle ve tekrar et. “Sakin havam yatıştırdı kederlerini,”

Alice -  (Çok zor nefes almaktadır, gözlerini de düğmeden ayıramaz.) Sakin havamla … sakin havamla … (Büyük bir çığlık atar.) Aaay!

Michael -  Ne bağırıyorsun be! Düğmeye basmadım bile!

Alice -   (Nefessiz) Ama … ama sen basmak üzereydin.

Michael -  Tamam o zaman, bak parmağımı çekiyorum, sen söyle bakalım.

Alice -  Sakin havam yatıştırdı kederlerini,

Şefkatim kuruttu ıslak gözlerini.

Michael -  Sonunda!

Hasedim yok kimsenin servetine,

Vergi salıp yüklü, yük yüklemem yüreklere.         

Alice -  Hasedim yok kimsenin servetine,

Vergi salıp yüklemem yüreklere.

Michael - (Aklını kaçırmış gibidir.) Vergi salıp yüklememmiş! Değil! Vergi salıp yüklü, yük yüklemem yüreklere!

Alice -   Yapma!

Michael -  (Kötü niyetle, haince.) Haa, eveet, yapacağım!

Düğmeye basar. 240 volt. Alice ıstıraptan kıvranmaktadır. Megan’ın beti benzi atmış, gözyaşları içinde olanları izlemektedir.

 

Evveet! Bakalım disiplin konusunda bir iki kural öğrenebilecek miyiz?  Pekala!

 

Alice acı içinde kıvranır. Michael düğmeye basar. Alice’in tüm bedeni titremeye başlar, yüksek sesle ve histerik şekilde dehşetli çığlık atar.

 

Megan -  (Ekranın arkasından çıkarak.) Yeter, dur artık! Kes şunu!

 

Michael, Megan’ın ortaya çıkmasına çok ilgi göstermez. Bütün derdi kötüye giden dersini kurtarmaktır.

Michael -  Bekle, Megan … Azıcık bekle … (Alice’e) Sen mızırdayıp duracak mısın yoksa aklını bu işe verecek misin? Hadi, tekrar et:                Vergi salıp yüklü, yük yüklemem yüreklere! (Şiddetle) Duymuyor musun, tekrar et dedim. Hadi!

 

Düğmeye basar. 280 volt. Alice, ağlar, bağırır, çığlık atar, titrer.

 

Megan -  Michael kendine gel! Kendine gel! Dur!

Michael -  (İnatla) Tekrar et diyorum; Vergi salıp yüklü, yük yüklemem yüreklere!

Megan -  Profesör Darter, durdurun onu! Görmüyor musunuz, aklını aklını kaçırdı!

Darter -  Karışma dedim’ Söz verdin!

Michael -  Vergi salıp yüklü, yük yüklemem yüreklere!

Megan -  Ama bu deney değil, işkence! Michael, kendine gel! Karşındaki savunmasız, bağlanmış bir insan! Bir kadın!

Michael -  (Kaba) Sen karışma. (Alice’e) Sana güzel güzel söylüyorum. Bak bu son. Hadi tekrar.

Vergi salıp yüklü, yük yüklemem yüreklere!

Megan -  Profesör Darter!

Darter -  Defol git şurdan.

Megan -  Hanginiz aklını kaçırdınız anlamadım ki! Siz mi

o mu? Ya da ben mi? Bitirin şu kabusu!

Darter -  Mümkün değil! Deney devam ediyor.

Megan -  O zaman ben yaparım.

 

Megan fırlayıp tam da düğmeye basmak üzere olan Michael’ın yanına gider. Kumandayı elinden almaya çalışır. Michael çok kaba bir şekilde onu kenara ittirir. Megan yere düşer. Darter, Megan’a yardım etmek üzere davranır fakat sonra durur. Megan dehşetle ikisine de bakmaktadır.

 

Nesiniz siz? Hayvan mısınız?

Michael -  (Alice’e) Vergi salıp yüklü, yük yüklemem yüreklere!

Megan -  Profesör ben size saygı duyardım! Ben sizi … hayranlıkla izlerdim! Sizi rol model yapmıştım kendime, siz benim için … Ne oldu size?

 

Darter aslında bir şey söyleyecekken durur. Sessiz kalır.

 

O sizin … sevgiliniz. Bu bile durdurmuyor mu sizi? Araştırmanız bu kadar mı değerli yani? Yoksa bulduğunuz bu yolla daha da mı ünlü olmayı planlıyorsunuz? Bu çok iğrenç. Deney mi yapmak istiyorsunuz?    O zaman sandalyeye kendiniz otursanıza!

Michael - (Alice’e) Vergi salıp yüklü, yük yüklemem yüreklere!

 

Alice kıvranır. Michael düğmeye basmak üzere hazırlanır. Megan onun eline doğru atılır ama Darter Megan’a engel olur.

 

Megan -  Bırak beni! Bırak dedim! Michael sandalyeden uzak dur! Sadistsin sen. (Darter’a) Sen de … sen daha da betersin.

Michael -  (Yüzü kızarmış, gözleri kan çanağına dönmüştür. Hırıltılı boğuk bir sesle.) Vergi salıp yüklü, yük yüklemem yüreklere!

 

Arka arkaya düğmeye basmaya başlar. Ekranda her seferinde aynı sayı yanıp söner. 300 volt. Alice; bağırır, çığlık atar, titrer ve kıvranır.

 

Al işte, al, al … bir de bunu … bunu da!

Megan -  (Son bir çabayla çırpınarak ve Darter’ın elinden kurtulmaya çalışarak)  Bırak beni. Onu öldürecek! İmdat! Yardım edin, imdat!

 

Alice’in sesi kesilir, kolları bacakları bir iki kere kasılır gevşer, gittikçe hissizleşmeye başladıkları bellidir. Sonunda hareketsiz kalır. Michael arka arkaya basmakta olduğu düğmeyi bırakır. Durup şaşkınlıkla Alice’e bakar. İki öğrenci de sessiz kalmış, ürpertiyle Alice’e bakmaktadır.

Michael -  Hey! Neyin var?

 

Alice cevap vermez.

Alice!

 

Kimse sesini çıkaramaz. Michael çevresine bakar, nerede olduğunu, ne yaptığını kavramaya çalışmaktadır. Darter, Megan’ı bırakır. Sessizlik. Michael hocasına bakar.

 

Hocam nesi var?

Darter -  Bilmem.

 

Alice’e yaklaşır, nabzına bakar, onun elini kaldırıp havadan bırakır. Alice’in eli kontrolsüz düşer.

Michael -  Nabzı atıyor mu?

 

Darter başını olumsuz anlamda sallar.

 

Megan -  (Dehşet içinde) Öldürdün mü onu?

Michael -  İsteyerek yapmadım ki, ben …    

Megan -  İsteyerek öldürsen ne değişecekti sanki! Katilsin sen!

 

(Koşarak sandalyeye gider. Kabloların arasından Alice’e dokunup onu kendine getirmeye çalışır.)

 

Michael -  Megan, ben bir şey yapmadım, benim hatam değildi.

Megan -  Düğmeye basan sendin ama.

Michael -  Böyle olacağını nereden bilebilirdim ki? Kimse beni uyarmadı ki!

Darter -    İşin buraya varacağını ben de öngöremedim.

Michael -  Ama aslında ben sizin bana verdiğiniz direktifleri yerine   getiriyordum.

Darter -    Bu işin benimle bir ilgisi yok.

Michael -  Ne demek o? Her şeyi başlatan sensin.

Darter -    Suçu bana atmaya kalkma.

Michael - Sen de beni suçlamaya kalkma. Bu sadece ve sadece senin suçun.

Darter -   Ben kimseye işkence yapmadım.

Michael -  Bana yaptırdın.

Darter -  Hiç de öyle değil. Sen kendi iradenle ve gönüllü olarak katıldın.

Michael -  (İnatla) Katılmadım. Sen beni zorladın.

Darter -  Böyle olunca sorumluluktan kurtulup beraat edeceğini mi sanıyorsun?

Megan -  (Islak bir havluyla Alice’in yüzünü şakaklarını siler.) Kesin tartışmayı. İkiniz de katilsiniz. Ben de! Ne bakıyorsunuz öyle? Doktor çağırın! Hadi arayın. Çabuk!

 

 

Michael kurbanına dönüp bakar, uyuşmuş gibidir. Darter da yerinden kıpırdayamaz. Megan kapıya doğru hızla gider, bu sırada Alice’in sakin konuşan sesini duyup durur.

 

Alice -  Megan bekle.

 

Megan dönüp Alice’e bakar. Şaşkınlık içindedir. Alice enerjik bir şekilde toparlanmaya çalışmaktadır. Az önce geçirdiği nöbetlerden, krizlerinden eser yoktur. Onun bu ani değişiminden Michael de çarpılmış gibidir.

 

Megan -  Sen … yaraların, biraz daha iyi misin?

Alice -  Sakin ol tatlım, hiç yaralanmamıştım ki! (Darter’a) Pardon Andrew, buradan sonra devam etmek büyük kabalık olacaktı. Bu kadarı yeter. Özellikle de yaptığımız deneylerin sonuncusu olduğu için yeterli buldum, ben de rolden çıktım.

Megan -  Ben yine de bir doktor çağırsaydım?

Alice -    Megan, tatlım hiç gerek yok. Görüyorsun işte, ben tam anlamıyla iyiyim. Beni çözsen yeter. Tamamdır, deney bitti artık.

Michael -  Ama sen az önce … Sandım ki … Aman Tanrım, öyle korktum ki! Elektrik çarptıktan sonra bu kadar kısa zamanda … ?

Alice -     Hiç elektrik olmadı ki.

Michael - (Aptallaşmıştır) Ne oldu o zaman?

Alice -    Hiçbir şey. O düğme sadece bilgisayara bağlı.

Michael - Ve sana gelen elektrik şoku da yok, ha? 

Alice -    Yok.

Michael -  Mümkün değil. O kadar acı çektin, haykırdın … rengin soldu …

Alice -   Bana inanmıyorsan, düğmeye bir daha bas.

 

Michael inanmayan gözlerle Alice’e bakar, parmağını yavaşça düğmeye yaklaştırır.

 

Korkma!

Michael -  Hayır, bana bu kadarı yetti. (Parmağını geri çeker)

 

Megan gider uzaktan kumandayı alıp arka arkaya düğmeye basar. Ekranda “300” yazar.

 

Alice -  (Tebessüm eder) Gördün mü? Michael beni çöz lütfen.

Michael -  (Gerginliği azalmıştır) Yani her şey oyun muydu?

Alice -  Öyle de denebilir.

 

Michael, Alice’i çözer. Megan birden bire Darter’a döner.

 

Megan -  Ne demek oluyor bu?

Darter -  (Rahatsız bir şekilde öksürür, boğazını temizler) Gördüğün gibi … (Tekrar susar)

Alice -  (Sandalyeden kalkarak) Megan, güzel kızım, Andrew’a sakın … Profesör Darter’a demek istiyorum aslında, parçalayacakmış gibi bakma. O kötü bir şey yapmadı.

Megan -  (Aynı gözlerle bakarak Alice’e döner.) Affedersin ama şimdi sen kim olarak buradasın? Biçimsiz bir soru mu? Gerçekten Profesörün asistanı mısın?

Alice -   Pek sayılmaz.

Megan -  O zaman kimsin?

Alice -  (Hafifçe ağzının içinde döndürerek mırıldanır.) Ben kimim?

… Bu kız, mutlulukların en ışıltılısını;

kendi kırılgan ruhunu, sizin buyruğunuz altına vermekte buldu.

Kendisini; efendisine, hükümdarına, kralına sundu.

Eğitsin, öğretsin kullansın diye o kırılgan ruhu …

Shakespeare. Venedik Taciri. 3. Perde 2. Sahne.

Megan -  (Sinirden iyice tepesi atarak) Şimdi buldum seni nereden tanıdığımı? Sen oyuncusun.

Michael -  Oyuncu mu?

Megan -  İnanmıyorum, önceden nasıl da fark edemedim.

Alice -   Sahnede biraz daha iyi duruyorum.

Megan -  Evet kesinlikle. Burada berbat görünüyorsun.

Darter -  Megan sakin ol. Alice benim çok eski arkadaşım.

Megan -  Tebrik ederim. İkiniz bize şiddetli ve aptalca bir oyun oynadınız. Kim bilir ne kadar da çok eğlenmişsinizdir.

Darter -  Megan sana garanti veririm, işimizin eğlenceyle bir alakası yok.

Michael -  Her şey eski haline döndü, kurtulduk, da, bu üzüntü neden?  Elektrik şoku vermediğimiz için mutsuz görünüyorsunuz.

Darter -  Senin yerinde olsam, bir köşede oturur, görünmez olmaya çalışırdım Michael. Bu gün içindeki gerçek renkleri gördük.

Alice -    Megan bizi affet lütfen.

Megan -  Sizin özrünüze ihtiyacım yok benim. Gidiyorum ben, gitmeden önce de şunu söyleyim, senden nefret ediyorum. Sesinden nefret ediyorum, yılışık sırıtmandan, her hareketinden nefret ediyorum. Acınacak bir soytarısın. Oyunculuğun da sahte. Kutsal olan her şeyi tüketmişsin … sen … sen istediğin kadar kutlayabilirsin artık!

 

Megan gitmek yerine, bir iskemleye oturur ve ağlamaya başlar.

 

Michael -  (Megan’ın yanına gider, ne yapacağını bilememektedir, onun omzuna elini koyar)  Tamam … bitti artık, geçti. Gel gidelim.

Megan -  Beni yalnız bırak, senden nefret ediyorum.

Michael -  Şu anda herkesten nefret ediyorsun. Sakin ol.

Darter -  (Alice’e) Ne yapsak ki?

Alice -  Her şeyi anlat onlara.

Darter -  Olur mu dersin?

Alice -  (Michael’e) Biraz yalnız kalsın. (Megan’a bir bardak su getirir, başını okşar.) Megan, tatlım …

Megan -  (Ağlarken) Ne aptalca şeyler söyledim … özür dilerim.

Alice -  Olur böyle şeyler. Sen suyunu iç, ben de sana bir sır vereyim.

Megan -  Ne sırrı?

Alice -  İç önce.

 

Megan suyu içer.

 

Dinle şimdi. En başta Darter ve benim hakkımda söylediklerini duydum. Zavallı Darter’a söylediklerini bilmem de, benim hakkımda söylediklerin hoşuma gitti. (Kulağına eğilerek) Ben Andrew’un sevgilisi değilim, hiç olmadım, şu durumda hiç de olmayacağım.

Megan -  Durup dururken neden anlatıyorsun bunları bana?

Alice -   O ve ben iki eski arkadaşız o kadar. Ben de şu iki seçenek arasında yaptığın tercihi destekliyorum.

Megan -  (Utangaç) Ne tercihi?

Alice -  Hadi canım, anladık sen de iyi oyuncusun. Gönül işlerine sıra geldiğinde, insan psikolojisini senin profesöründen daha iyi bilirim. (Yüksek sesle.) Ve şimdi de, Andrew, deneyi öğrencilerine anlatabilirsin.

Darter -  Pekala, öncelikle, deneyimizin asıl konusunu açıklamadığım için ikinizden de özür dilerim. Bu işi başka türlü yapmanın yolu da yoktu.

Michael -  Asıl amaç eğitim psikolojisi tekniklerini araştırmak değil miydi yani?

Darter -  Tabi ki değildi.

Megan -  Neydi peki?

Darter -  Bu sorunun cevabı biraz uzun olacak. Baştan almalıyım. Dikkatle dinleyiniz. (Oturacak yerleri göstererek) Oturun lütfen.

 

Hepsi oturur.

 

Barbarlık ve acımasızlık her zaman varolmuştur. Ama son zamanlarda bu konuda artış dikkate değer bir büyüklüğe ulaşmıştır. Anlamsız savaşlar, terörizm, rehinelerin öldürülmesi, dinsel çatışmalar, etnik düşmanlık, soykırım, işkence, şiddet, cinayet - her gün gördüğümüz, karşılaştığımız olgular. Dünya kaynayan bir kazana dönüştü.

Michael -  Şimdi anlıyorum. Sizin yaptığınız aslında şiddet konusunda bir deney.

Darter -  Pek değil.

Megan -  Ne peki?

Darter -  Acele etmeyin. Vakaların büyük bir kısmında görüyoruz ki bunlar aslında iyi birer vatandaş; dürüst, kanunlara uyan, nazik insanlar. Eşlerini, çocuklarını seviyorlar, hayvan besleyip onlara iyi bakıyor, tanrıya inanıyor ve Mozart dinliyorlar.

Megan -  Ama bu iki başlılık birlikte nasıl devam edebiliyor ki?

Darter -  Kolayca. Daha da kötüleşiyor; Ve bu kişiler, işledikleri suçtan pişmanlık duymuyorlar. Görüyoruz ki aslında onlar, bir emri yerine getirdiklerini düşünüyorlar. Mazeretleri bu. Ben de “itaat deneyi” adı altında bir dizi deney tasarladım.

Megan -  İtaat mi? Neden “şiddet” değil de “itaat”?

Darter -  Deneyin asıl amacı, kendi üstlerinden aldıkları emir nedeniyle başkasına şiddet uygulama konusunda insanlar ne kadar ileri gidebilir, nerede durur, hatta şiddeti reddetse bile bu işi ne kadar sürdürür idi.

Michael -  Demek buymuş …

Megan -  Aslında amacınız deneyi gözlemlemek değil, aynı zamanda bu deneyin bir parçası da olmak mı?

Darter -  Ne yazık ki evet demek zorundayım.

Megan -  Bu kadar hırsla zorlamanızın nedeni buymuş demek.

Darter -  Yaklaşım noktam buydu. İnsanlara baskı yapma konusunda değişik seçenekler belirleyip, hesap yaptım.

Michael -  Önceden bu işin planlamasının yapılacağı bile aklıma gelmezdi.

Darter -  Ama tabi ilkin en tipik olanı seçtim. Toplumun her zaman bir bireye yaptığı en sıradan baskı yolunu kullandım. Otorite. Doğrudan otoritenin kullanılması, itaat ve disiplin, şiddetin bahanesi olabilir mi dedim. İkincisi de ahlaksız, kötü yollar olacaktı - ki bu bizim çalışmamızda masum bir kadına şiddet uygulamak oluyor - acaba bilim adına, toplum, parti, insanlık adına, “örnekler arttırılabilir”, şiddet kullanmak uygun görülebilir mi sorusunu sordum. Sizin sorumluluk duygularınızı uyandırdım, sürekli anlaşmamızı hatırlattım, aldığınız paradan söz ettim. Son olarak da bana itaat ederseniz ödül olarak mesleki kariyerinizde ilerleme sağlayacağımı, itaatsizliğiniz halinde de sizi engelleyeceğimi söyledim. Gördüğünüz gibi oyunun akışı son derece basit.

Michael -  (Söylenerek.) Ve çok da etkili.

Darter -  Bir çok vakada bunları kullanmam bile gerekmedi. Benim ortamda bulunmam ve  zorlayıcı tonda bir iki kelime, deneklerin kendilerini her türlü sorumluluktan kurtarmalarına yetti.

Michael -  Yani … ben tam olarak kendimi gösteremedim.

Darter -  Hayır, yanılıyorsun. Ama içini rahatlatmak istiyorsan katılımcıların büyük bir çoğunluğu da aynen senin gibi davrandı. Artık açıkça ifade edebiliriz ki; neredeyse toplumun tamamı hiç gerekmediği halde şiddet suçu işleme konusunda beceri sahibi.  

Megan -  Şaka gibi!

Darter -  Alice ve ben yüzlerce deney yaptık. Sadece kendi ülkemizde de değil. Başka ülkelerde de. Katılımcıların üçte ikisi bağlanmış, savunmasız bir insana işkence yaptı.

Megan -  Üçte iki mi?

Darter -  Bazı ülkelerde, tam itaat eden katılımcıların oranı daha da fazla - yüzde seksen beş.

Megan -  Olamaz!

Darter -  Evet Megan, olabilirmiş meğer. Çoğu düğmeye basması gerekmediği halde bile bastı ve bundan da zevk alarak yaptı. Korkunçtu!

 

Michael başını önüne eğer.

 

Sonuçlar skandal boyutunda. Yetkililer de bu durumdan hiç memnun değil. Üniversite yönetimi de deneyleri bu yüzden yasakladı.

Megan -  Peki neden bu yasağı dinlemedin?

Darter -  Başta öğrencilerimi bu işe karıştırmamakta kararlıydım. Onlarla olan ilişkilerimi karmaşık bir hale getirmek istemedim.

Megan -  Doğrusu buymuş aslında.

Darter -  Ama yasaklama kararını öğrendikten sonra, deneydeki prensiplere ben de uydum, yukarıdan gelecek baskıya boyun eğmeyecektim, en azından iki öğrenciyle daha bu deneyi yapmaya karar verdim.

Megan -  Bu araştırma senin için bu kadar önemli demek?

Darter -  (Birden bire içini boşaltarak.) Lanet olsun araştırmaya, hayır değil. Her yanımızın şiddetle sarmalandığını görmüyor musun, otoriteye karşı köle davranışları geliştirdiğimiz artık açık değil mi? Biri buna dur demeli. Yoksa bu dünyanın kendisi cehennem olacak.

Alice -    Bayır aşağı yuvarlanıp gidiyoruz.

 

Sessizlik

 

Michael - Bu deneye katılmak için neden bizi seçtiniz? Özellikle Megan ve beni?

Darter -  Ashley ve seni demek istedin değil mi? Çok belirgin bir neden yok aslında. Benim amacım mutlu ailelerde yetişmiş, sağlığı yerinde, madde bağımlılığı olmayan, akli dengesizliklerden uzak, suç kaydı bulunmayan v.s

Megan -  Senin düşüncene göre ben bu şartları sağlamıyorum demek?

Darter -  (Karşı çıkarak) Megan …

Megan -  O zaman benim de katılmama neden şiddetle karşı çıktın?

Darter -  (Kısa bir sessizlikten sonra) Geçerli sebeplerim vardı.

Michael -  Ne, böyle olunca da deney işledi mi? Şiddet insanın doğasında var mıymış?

Darter -  Hayır. Sorun şiddet değil, şiddetten ziyade otorite karşısında zahmetsizce sunduğumuz köle davranışları. Katılımcılar derslerini kendileri yaparken; ben yoksam, nadiren sadist davranışlar sergilediler. Ama ne zaman ki ahlaki sorumluluğu verip kurtulacakları bir kişi içerdeyse; yani ben varsam, ya da ortaya çıkarsam, cellatlaşıp davranışları değişiyor, kurbanın attığı çaresiz çığlıklara duyarsız kalıyorlardı! Dahası, bu “öğretmenlerle” deneyden bir kaç gün sonra mülakatlar da yaptım. Sakinleşmeleri, tekrar eski duygularına dönmeleri için zaman tanıdıktan sonra bir daha görüştüm onlarla. Ne dersiniz? Vicdan azabı çeken var mıydı? İşlediği günahtan pişman olan? Neredeyse hiç biri! Onlar “bilim adına çalıştılar”, paralarını aldılar ve olanları unuttular.

Megan -  Bu imkansız ama. Beynimizi paketleyip rafa kaldıramayız ki!

Darter -  Neden olmasın? Çocukluğumuzdan beri bize itaat öğretilmedi mi ? Evde, okulda, askerde, işte - cennet vaadedilen her olguda, disiplin ve itaatin bizi kurtaracağı, aile büyüklerimizin, idarenin, devletin bizi olumlayacağını öğrenmedik mi?

Michael -  Disipline karşı mısın?

Darter -  Tabi ki değilim. Toplum için olmazsa olmazdır. Fakat biz neden davranışlarımızın her zaman insancıl olması gerektiği, sorumluluğun her zaman bizde ama yalnızca bizde olduğu konusunda güçlü bir eğitim almadık?

Michael -  O zaman ben orduya katılsam, ya da öyle bir yere, ben de mi … dönüşürüm … cellada?

Darter -  Hepimizin dönüşeceği gibi.

Michael -  Olmaz öyle şey. Artık bu şiddet dersini almış olmak bana yeter, bir şekilde bir kavgaya, savaşa yollanırsam, neyin farkında olmam gerektiğini biliyorum.

Darter -  Harika, Michael, ama yalnız bu uç noktalarda, yani askere gittiğinde ya da bir toplama kampında temkinli olmak yetmez ki. Günlük yaşantıda kendini tutman daha da zor. Her gün diyebilirim, şu noktalarda güvende hissetmez miyiz; “ben bana söyleneni yapıyorum” ya da “bu benim işim değil, bana ne”? Eğer bu araştırmadan gerçekten bir ders çıkarmak istiyorsan günlük hayatını gözden geçirerek işe başlamalısın. 

Megan -  Babasının itaatkâr oğluna pek hoş bir tavsiye oldu.

Michael -  Sesindeki bu suçlayıcı tonu sevmiyorum. Dersi sen nerede kestin,  bilsek iyi olurdu?

 

Megan cevap vermez.

 

Darter -  Megan’ın sessiz kalmasının sebebi sanırım seni küçük düşürmemek. O 80 voltta durdu.

Michael -  Orada mı?

Darter -  Orada.

Michael -  Belki de onu yeterince zorlamadın?

Darter -  Aslında daha ısrarcı davrandım. Çünkü onda zorlayabileceğim senden çok daha fazla seçenek vardı.

Michael -  Neymiş bakalım aramızdaki fark? İkimiz de aynı sınıfta okuyoruz …

Darter -   (Hemen cevabı verir.) Fark mı? Söyleyim. Megan’ın aldığı bursundan başka parası yok, sana ailen bakıyor. Megan için buradan alacağı diplomanın değeri büyük, sen onu duvar süsü yapacaksın; Megan kariyer peşinde koşmak zorunda, ki biliyoruz sen babanın şirketinde devam edeceksin, Megan okuduğu dalda araştırmacı, seninse hiç ilgin yok.  Ama sen de hırslı ve iyi bir öğrencisin, bunun karşılığında Megan dünyaya meydan okuyor.

Alice -    Andrew, Megan’ın seni dinlemesinin asıl nedeninin farkında değilsin belli ki.

Darter -  Neymiş o?

Alice -   Sonra söylerim.

Darter -  Sonuçta, asıl zor durumda olan Megan’dı ve bana itaat etmedi. Hem de iki kere. İlkinde kendi dersini kesti, ikincisinde de senin dersini. Ve sen … sana emir vermeme bile gerek kalmadı. Ben sana “yap” dedim, sen de hırsla işe giriştin.

Michael -  (Utanmıştır) Bu doğru değil. Ben de dersi iki kere kesmek istemiştim.

Darter -   Ne durdurdu o zaman seni?

Michael -  Sen! Daha girer girmez Alice’den etkilendim, ama sen benim kafamı karıştırdın. Senin emirlerine itaat etmeyecektim de ne yapacaktım?

Darter -   Sen nasıl olur da bu emirlere itaat edersin? Benim söylediklerimi boşver, sen savunmasız bir kadına saldırdığın gerçeğini bile fark edemedin!

Michael -  Sen söyledin ya, o bir kadın değil, parası ödenmiş bir asistan dedin ya!

Darter -  Bu onun acı çektiği gerçeğini değiştirdi mi?

Michael -  (Huzursuz) Beni sadist biri gibi göstermeye çalışıyorsun ama işe yaramayacak.

Darter -  Benim böyle bir şey yapmaya niyetim yok.

Michael -  Ben öyle biri değilim. Zalim değilim … Annemi severim, kız kardeşimi severim … hayatımda bir kediye bile zarar vermedim. Megan söylesene …

 

Megan susar.

 

Darter -  Tamam sakin ol. Kimsenin nezaketinden kuşkusu yok.

Alice -  Ben hariç.

Michael -  Çok iyi, beni tuzağa düşürüp yakaladın, şimdi de gülebilirsin. Ben nazik bir insanım, duyuyor musun?

 

Herkes sessiz kalır. Michael telaşlanmıştır.

 

Megan, gidelim buradan.

 

Megan tepki vermez. Michael yalvarırcasına sorar.

Megan!

 

Sessizlik. Çabuk bir kararla, Michael döner ve çıkar.

 

Darter -  (Megan’a) Yatıştırmak gerekebilir, sen de gitsen mi ?

Megan -  Hayır.

 

Sessizlik

 

Darter -  Peki … teşekkür ederim Megan. Artık seni daha fazla tutmayım

Megan -  Küçük bir iki soru daha sorabilir miyim?

 

Alice kalkar. Yorgun olduğu bellidir.

 

Alice -  (Çaktırmadan, dostane bir şekilde ağzının içinde konuşur) Sizin bilimsel tartışmalarınıza katılmayım ben. (Çantasından ilacını çıkartır)

Darter -  Gidiyor musun?

Alice -   Zamanı geldi. Bana biraz su verir misin?

 

Darter ona su verir. Alice ilacı yutar.

 

Darter -  Bu deneyde de mi kötü oldun? 

Alice -    Dert değil. Artık deneyler bittiği için mutluyum.

Megan -  Yorgun musun?

Alice -  İnanmayacaksın ama bırak işkenceyi, işkenceden sonra mağduru oynaması bile zor geliyor. Hele bir de aylarca arka arkaya yaparsan. Ama şimdi, Tanrıya şükürler olsun ki hepsi bitti. Andrew kitabın çıktıktan sonra bir kopya da bana göndermeyi unutma. (Megan’ın elini sıkar.) En güzel günler senin olsun.

Megan -  Affet beni.

Alice -    Tatlım senin dersini işleme şekline bakarak, gelmiş geçmiş tüm günahlarını siliyorum.

Darter -  Dur seni kapıya kadar geçireyim.

Alice - (Gülümseyerek) Gerek yok.

Darter -  Seni sonuna kadar vicdansızca sömürdüm. Özür dilerim.

Alice -  Aptal şey. Görüşürüz. (Çıkar)

Darter -  Ona büyük bir teşekkür borçluyum. Zor bir iş yaptı. Berbat bir iş. Gizlemeye gerek yok, tek kuruş para da almadı. Tiyatrolardan gelen sıkı teklifleri reddederek altı ay boyunca şu iskemlede yaşadı … Sen bana ne soracaktın?

Megan -  Söyler misin … Benim deneye katılmamı neden istemedin?

Darter -  Neden bilmek istiyorsun ki?

Megan -  “Geçerli sebeplerim var” gibi bir şeyler geveledin ama …

Darter -  En az iki geçerli …

Megan -  Birini söyle bakalım.

Darter -  Bu deneyde, vicdansız adamı oynamak gibi sevimsiz bir işim vardı, beni öyle görmeni istemedim.

Megan -  Benim görüşüm senin için bu kadar önemli mi?

Darter -  Evet.

Megan -  Neden?

Darter -  Çünkü.

Megan -  İkinci neden ne peki?

Darter -  İkinci neden … (Sessiz kalır)

Megan -  Neden sustun?

Darter -  Okulu bitirmek üzeresin, çok gençsin, iyisin … O anın sıcaklığında söylediğin kelimeler olmasaydı, bir milyon yıl geçse bile ikinci nedenimi söylemezdim ama … yani … hani sen … hatırlasana?

Megan -  Beni hayal kırık …

Darter -  Evet … Hoca olarak konuştum, seni anlıyorum tabi … şimdi bu konuşma şeklinden cesaret alarak itiraf edebilirim ki senin deneyde şu bela dersi vermeni istemedim çünkü … (Yine sessiz kalır)

Megan -  Söylesene neden?

Darter -  (Onun elini tutar) Çünkü ahlaki erdemlerinden emin olduğum bir kızı bu deneye almamın anlamı yoktu hele ki bu kıza ben … bu kıza ben …

 

Michael içeri dalar. Fazlaca heyecanlı ve tedirgindir. Megan ve Darter’ı birbirine bu kadar yakınlaşmış görünce, durur, aklı darmadağın olur.

 

Sorun ne Michael?

Michael -  Sana gelmedim. Megan … (Tutuk tutuk konuşur.) Megan …

Megan -  Michael neyin var?

Michael -  Yok bir şeyim. Geri geldiğim için de çok üzgünüm. Gazeteciler beni bırakmadı. Etrafımı sarıp, sorularıyla canıma okudular.

Megan -  Sen ne yaptın?

Michael -  Ne söyleyebilirdim ki? Her türlü hainliğe, hatta cinayete zorlandığımı mı? “Bırakın beni, beni yalnız bırakın” diye yanlarından kaçtım! Buraya sana geldim, ama sen … siz ikiniz …

Darter -  Sakin ol Michael.

Michael -Şu konuşana bak ya! Aşağılık bir iş yaptırıp beni kışkırttın, şimdi de sakinleştirmeye mi çalışıyorsun? Unutayım gitsin mi? Hiç bir şey olmamış gibi mi davranayım?

Darter -  Hayır tam tersine, sana önerim …

Michael -  (Çılgınca) Senden öneri filan isteyen yok! Kendi başına gelecekleri düşünsen daha iyi edersin. Şu halinle ne kadar böbürlendiğini düşün önce. Ünlü bilim adamı tecrübesiz genç bir öğrenciyi karmaşık yollarla kandırdı - aman ne büyük bilimsel gelişme!

Darter -  Michael!

Michael -  (Onu dinlemez) Tamam, ben bir sadistim. Ama beni bu hale kim getirdi? Sen! Bir deney uğruna insanların ruhunu vahşileştirmek bilim ahlakına ne kadar uyuyor? Kendime güvenimi yıktın. Megan’ın gözünde bir hiç yaptın. Sen provokatörsün, şöhretin sahte, ve histerik öğrencilerini baştan çıkarıyorsun - senden nefret ediyorum! (Bir sandalye kapar, savurarak Darter’a vurmaya çalışır.)

Megan -  Delirdiniz mi? Durun! (Michael’i tutmaya çalışır.)

Michael -  Dokunma bana!

Darter -  (Sertçe) Michael aklını başına topla.

 

Michael, sandalyeyi yere koyar, zar zor yürür. Gözleri yaşlıdır. Megan onun başını okşar.

Michael -  Megan, n’olucak şimdi, hayatımıza nasıl devam edeceğiz? Kendimle nasıl baş edeceğim?

Megan -  Bunları sonra konuşuruz, ama şimdi, kendine acımayı bırak, olanları düşünmemeye çalış.

Michael -  Aklımdan çıkmıyor. Bu sabah huzurlu bir dünyam vardı, rahattım … ve, şimdi, birdenbire her şey yıkıldı. Bununla nasıl yaşarım?

 

                                     

                                      İkinci Perdenin Sonu

                                                          Bitti

 

12.05.2020

00:34